Reklam
Vakıf Katılım
Tarih : 2020-04-20 15:51:00

Covid-19'un Potansiyel ekonomik etkileri

Görünüm: 2019 yılı sonlarında Çin’de ortaya çıkan Covid-19 adlı yeni koronavirüs, Şubat ortalarına kadar bu bölgede etkili olduktan sonra Avrupa ve ABD tarafında hızla yayılmaya başladı. Avrupa-ABD’deki hızlanmadan 2-3 hafta sonra ülkemizde tespit edildi. Avrupa, ABD ve ülkemiz için salgında tepe noktasını henüz görmüş değiliz. Hâlen net bir tedavisi olmayan virüsün yayılma hızı ve buna karşı alınabilecek en etkili yöntemin izolasyon (evden çıkmama) olması küresel talep ve tedarik zincirleri üzerinde önemli aşağı yönlü önemli risk oluşturmakta. 

Baz Senaryo ve Beklentiler: Baz senaryomuz, salgının Avrupa ve ABD’de Nisan’da, ülkemizde Mayıs’ta tepe noktaya ulaşması; Haziran’da tedbirlerde gevşemenin başlaması. Salgının etkilerini geçici görsek de toparlanmayı kademeli bekliyoruz. Küresel çapta alınan ekonomik tedbirlerin hızlı bir şekilde geri çekilmesi zor. Yeni salgın dalgasına yol açmamak adına tedbirlerdeki gevşemenin (özellikle uluslararası seyahat kısıtları) hızlı olamayacaktır. Koşulların getirdiği psikolojik etkileri de göz ardı etmemek gerekir.  Kısa vadede gıda ve sağlık gibi temel ihtiyaçlara yönelik talebin öne çekildiği, online satış/hizmet imkânı olan ve evde kalınan süreçte veri hizmeti sağlanan alanda faaliyet gösterenler olumlu ayrışmaya devam edebilir. Turizm, havacılık, otomotiv, konut gibi negatif etkilenen, görece yüksek harcama gerektiren, temel ihtiyaç kapsamı dışında kalan ürünlere dayalı alanlarda faaliyet gösterenlerin de bir süre daha olumsuz ayrışması olası. Kısa vadede ağırlıklı iç pazara çalışan ve borcu olmayanlar ile online/otomasyon/dijitale yönelik yatırımlara odaklananlar; ihracat-ithalat odaklı çalışanlar ile emek yoğun/net işletme sermayesi yüksek olanlara göre olumlu ayrışabilir. Düşük petrol fiyatlarının bir seferlik olumsuz etkilerine rağmen orta vadede talepteki toparlanma ve görece düşük maliyetler enerji sektörüne olan etkileri sınırlayacaktır. Ekonomik yavaşlama bankacılık sektörünü baskılayabilir.

Ekonomik Tahminler: Baz senaryomuza/varsayımlarımıza göre makro tahminlerimizde yaptığımız değişiklikler Tablo 1’de yer almakta. Özetle, ekonomik büyüme tarafında, yıllık bazda 1Ç20’de güçlü bir artışın ardından, 2Ç20’de sert bir daralma olmasını; 3Ç20’de itibariyle kademeli olarak beklediğimiz dipten dönüşün 4Ç20’de momentum kazanmasını bekliyoruz. Sağlıklı bir öngörü yapabilmenin ve/veya beklenti oluşturabilmenin son derece zor olduğu yüksek belirsizlik/oynaklık ortamında, açıklanacak her türlü veri/haber vs.’nin tahminlerimizde yeni ve önemli ölçüde revize ihtiyacı oluşturabileceğini önemle vurgulayalım. Varsayımlarımıza ilişkin detaylar raporumuzda yer almaktadır. 

 

Tahminlerimizin Dayandığı Baz Senaryo ve Varsayımlara İlişkin Açıklamalar / Çekinceler 


• Salgın hastalığın yayılımının nasıl bir hızla devam edeceği ve ne kadar sürede kontrol altına alınabileceği; dolayısıyla olası ekonomik etkilerinin hangi boyutlara ulaşacağı hakkında öngörüde bulunmak oldukça zor.  
 
• 2020/1Ç dönemine ait önemli ekonomik göstergelere ilişkin veri setleri henüz tamamlanmış değil; 2020/2Ç dönemine ilişkin ise son derece kısıtlı veri mevcut. Bu gerekçelerle, ekonomik verilere ilişkin olarak ancak belirli varsayımlara dayalı ve daha çok teknik olarak tanımlanabilecek tahminler yapılabilmekte.  
 
• Açıklanacak her türlü veri, alınacak her türlü haber, yaşanacak her türlü gelişme; bu varsayımların ve dolayısıyla da tahminlerin radikal bir biçimde değişmesine neden olabilir.  
 
Baz Senaryo ve Temel Varsayımlar 

  • ABD-Avrupa’daki hızlanmaya göre 2-3 hafta gecikmeli olarak ülkemizde görülen salgının, karşılaştırmalı ülke verileri ile resmi otoritelerden gelen açıklamalardan hareketle, Avrupa ve ABD’de Nisan’da, ülkemizde ise Mayıs’ta tepe noktaya ulaşacağını varsayıyoruz.
  • Kısa vadede ya da yılın son çeyreğinde, salgında yeni bir büyük dalganın görülmeyeceğini varsayıyoruz. Teknik açıdan genel kullanıma yönelik bir aşı geliştirilmesi kısa vadede mümkün görünmese de; tüm dünyanın salgının kontrol altına alınmasına yönelik olarak eş zamanlı bir çaba içinde olması salgının kontrol altına alınabilmesi/büyük ve yeni bir salgın dalgasıyla karşılaşılmaması adına umut verici bir unsur olarak not edilebilir.  
  • Yayılma hızı ve alınan tedbirlere ilişkin farklılıklar nedeniyle, etkin bir tedavi yöntemi bulunmadıkça, kontrol altına alınma sürecinin farklılık göstereceğini düşünüyoruz. Ülkemizde mevcut sosyal mesafe tedbirlerinde kısmi gevşemenin Haziran itibariyle başlayacağını, ilk aşamada parçalı/vardiyalı olarak gerçekleşmesini beklediğimiz işe dönüş sürecinin 3.Çeyrek içinde normale döneceğini varsayıyoruz.  
  • Olası bir yeni salgın dalgası riskinden kaçınmak adına uygulanan sosyal mesafe/izolasyon önlemlerinin (özellikle de uluslararası seyahat kısıtlarının) kademeli bir şekilde gevşetileceğini değerlendiriyoruz.  
  • Salgının oluşturduğu negatif ekonomik etkileri geçici görmekle birlikte, toparlanmanın yılın ikinci yarısından itibaren kademeli gerçekleşmesini bekliyoruz. 
  • o Salgın süresince ekonomide oluşacak tahribatın büyüklüğü ve salgın sonrası beklenen toparlanmanın hızı açısından; salgının hangi seviyede ve ne zaman kontrol altına alınacağı, mevcut sosyal mesafe/izolasyon odaklı tedbirlerin ne kadar sürede/nasıl bir hızla gevşetileceği ve hâlihazırda alınan genişleyici ekonomik/finansal önlemlerde (ve olası yeni teşviklerde) ne zaman/nasıl bir hızla normalleşmeye (geri alınmaya) başlayacağı son derece belirleyici olacak.  
  • Ülkeler ve uluslararası kuruluşlar tarafından alınan genişleyici ekonomik/finansal önlemler, hem mevcut süreçteki negatif ekonomik etkilerin sınırlandırılabilmesi hem de salgının kontrol altına alınması sonrasındaki toparlanma süreci açısından önemli. Ancak, mevcut sürecin çıkış noktasının, ekonomik/finansal bir nedene değil, hastalığa dayanıyor olması nedeniyle; bu önlemlerin sorunun kaynağına yönelik bir çözüm sunamayacağı da unutulmamalı. Salgının küresel olarak kontrol altına alınmasından sonra söz konusu önlemlerin çok hızlı bir şekilde geri alınamayacağını değerlendiriyoruz.  
  • Reel sektörün güncel beklentilerini yansıtmak maksadıyla KPMG Türkiye’nin gerçekleştirdiği “İş Dünyası Gözünden Covid-19’un Etkileri Anketi” raporunda görülen bazı sonuçları da paylaşalım:  
  • Ankete katılan şirket temsilcilerinin %81’i 2020 yılında daralma öngörürken; %75’i Türkiye ekonomisinde COVID-19 etkilerinin en az 6 ay sonra ortadan kalkacağını düşünmekte. 

Ekonomik Büyüme  
• Salgın kaynaklı olumsuz ekonomik etkiler nedeniyle 2020 yılı büyüme tahminimizi +%4,5’ten -%2,7’ye revize ediyoruz. 2021 yılı büyüme tahminimizi ise +%4,5’ten +%6,7’ye yükseltiyoruz.  
 
• Ekonomik büyümenin 1Ç20’de güçlü seyrettiğini (Tahmin: Y/Y +%6,0), salgın hastalık kaynaklı negatif ekonomik etkilerin en güçlü olarak 2Ç20’de gözleneceğini (Tahmin: Y/Y: -%15,0); 3Ç20 itibariyle dipten dönüşün kademeli bir şekilde gözlenmeye başlayıp (Tahmin: Y/Y: -%5,0), toparlanma eğiliminin 4Ç20’de momentum kazanmaya başlayacağını düşünüyoruz (Y/Y: +%3,5).  o 1Ç tahminimizde,  ▪ İktisadi faaliyette 2019 yılının ikinci yarısı itibariyle başlayan ve salgın öncesinde devam eden toparlanma eğilimi,  ▪ 1Ç19 döneminde gözlenen daralmanın oluşturduğu baz etkisi  ▪ ve İmalat PMI, Sanayi Üretimi ve Kredi Büyüme verileri (mart sanayi üretimi rakamlarının görülmesi sonrasında tahminimizde değişiklik olabilir) belirleyici olmuştur. 

2Ç tahminimizde,  
 
▪ Mart ayının ikinci yarısı itibariyle artan sosyal/mesafe izolasyon tedbirlerinin 2Ç itibariyle oldukça güçlendirilmiş olması ve çeyreğin önemli bir bölümünde sıkı kalmaya devam edeceği beklentisi ile 
 
▪ Raporumuzun hazırlandığı tarih itibariyle en güncel yüksek frekanslı veriler (banka/kredi kartı harcamaları ve elektrik tüketimi) belirleyici olmuştur.  
Grafik 10: Elektrik Tüketimi ve Ekonomik Büyüme  Grafik 11: Kart Harcamaları 

  • 3Ç tahminimizde,  ▪ Sosyal mesafe tedbirlerindeki gevşemenin kademeli gerçekleşeceği varsayımı,  ▪ En kötünün 2Ç’de görüleceğini beklemekle birlikte bu süreçte oluşması muhtemel ekonomik tahribatın etkileriyle olası dipten dönüşün sınırlı/kademeli kalma olasılığı,  ▪ Salgın döneminde gözlenen güven kaybı/korku ve bu süreçte oluşan algı/yaşanan tecrübenin harcama alışkanlıkları/öncelikleri üzerinde bir süre daha etkili olabileceği beklentisi (temel ihtiyaç olarak görülen harici harcamaların bir süre daha zayıf kalabileceği),  ▪ Uluslararası seyahat kısıtlarında diğer tedbirlere kıyasla çok daha kademeli bir gevşemeye gidileceği ya da oluşan algı nedeniyle olası gevşeme sonrasında bir süre daha bu taraftaki talebin zayıf kalabileceği öngörümüzün turizmin en yüksek olduğu sezonda son derece zayıf seyretmeyi sürdüreceği varsayımımız belirleyici olmuştur.   
  • 4Ç tahminimizde  ▪ Salgın kaynaklı olumsuzlukların önemli ölçüde geride kalmış olacağı ve yeni bir salgın dalgasıyla karşılaşılmayacağı varsayımı,  ▪ 3Ç itibariyle gözlenmesini beklediğimiz dipten dönüş eğiliminin momentum kazanmaya başlayacağı beklentimiz,  ▪ 4Ç19’da kaydedilen yıllık +%6,0 seviyesindeki güçlü büyüme rakamının oluşturacağı olumsuz baz etkisi belirleyici olmuştur.  
  •  2021 tahminimizde  ▪ 4Ç itibariyle hissedilir hâle gelmeye başlayacağını beklediğimiz toparlanmanın 2021 yılında devam edeceği, ▪ 2020 yılının tamamı için beklediğimiz daralmanın oluşturacağı olumlu baz etkisi belirleyici olmuştur.  

 

 

  • Türkiye Ekonomisinin 1999-2019 yılları arasında çeyrek dönem bazında ortalama yıllık büyüme performansı +%4,6 seviyesinde. 2019 yılında +%0,9 ile Türkiye Ekonomisi açısından son derece düşük büyümenin ardından, oluşan güçlü baz etkilerine karşın; 2020 yılında görülmesini beklediğimiz daralmanın, aslında rakam bazında görülenden daha yüksek bir daralmayı işaret ettiğini not etmek fayda bulunmakta.  
  •  Benzer yorum 2Ç20 ve 3Ç20 dönemine yönelik yıllık daralma tahminlerimiz için de geçerli. 1Ç99-4Ç19 arasında aynı çeyrek dönem için 2 yıl arka arkaya daralmanın daha önce hiç kaydedilmediğini vurgulayalım.  
  • Özellikle 2Ç20 dönemi için görülmesi muhtemel daralma yorumlanırken, 2Ç19 döneminde görülen %1,6 oranındaki daralmanın üzerine gelecek olmasına ek olarak; 
  • 2Ç19 dönemindeki daralmada, (1) Ağustos 2018’deki kur şokunun devam eden olumsuz etkilerinin yanı sıra bu çeyrek özelinde (2) uzayan seçim belirsizliği (yerel seçim ve tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi), (3) yabancı basında TCMB rezervlerine ilişkin yer alan haberlerin tetiklediği Londra TL swap faizleri ile kurda artan oynaklık, (4)
  • Rusya’dan alınan S-400 hava savunma sistemi nedeniyle Türkiye-ABD ilişkilerindeki gerginlik ile (5) ABD-Çin ticaret savaşı kaynaklı artan küresel resesyon endişelerinin belirleyici olduğu bir süreçten bahsettiğimizi; dolayısıyla da özellikle bu çeyrek özelinde görülmesi muhtemel daralmanın, aslında, manşetteki rakamdan çok daha güçlü olacağını vurgulayalım.   
  •  2009 yılında gözlenen yıllık daralma öncesindeki 5 yıllık ortalama büyümenin +%6,3 ile tarihsel ortalamanın üzerinde; 2020 yıl öncesindeki 5 yıllık ortalama büyümenin ise +%4,1 ile tarihsel ortalamanın altında olduğunu da not etmekte fayda var.  
  • Yakın gelecekte benzeri yaşanmamış sürecin getirdiği yüksek belirsizlik ve son derece kısıtlı veriler üzerinden yapılan rakam bazlı tahminlerin radikal değişiklik gösterebilecek olması nedeniyle; rakamdan ziyade senaryonun genel hatlarına odaklanılmasının daha sağlıklı olacağını düşünüyoruz. Ancak, çeyrek dönem bazındaki daralma/büyüme rakamlarının yılın tamamına yönelik büyüme tahmini üzerindeki etkilerinin daha iyi gösterilebilmesi adına;  
  • 1999-2019 yıllarındaki toplam yıllık GSYH içinde hangi çeyreğin ne kadar payının olduğu ve  
  • Ocak Strateji Raporumuzdaki tahminler ile yukarıda detaylarını paylaştığımız güncel tahminlerimize (baz senaryo) ek olarak, teknik tahmin çalışması niteliği taşıyan iyimser/kötümser tahminlerin 2020 yılı büyüme tahminini ne şekilde değiştirdiği Tablo 3’te gösterilmiştir.

 

Kaynak: Gedik Yatırım
Hibya Haber Ajansı

© Copyright 2024 avrupanews.com Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.