El emeğiyle örülen bu bilezikler, sadece bir takı değil, aynı zamanda bir yatırım aracı olarak da değerlendiriliyor.
Hasır bilezik ustası Şaban Şükrüoğlu, bu sanatın inceliklerini anlattı. Mesleğe 10 yaşında başladığını belirten Şükrüoğlu, “Babam beni kuyumcunun yanına çırak olarak vermişti. Orada her işi yaparak mesleği öğrendim. Babam, çok iyi bir telkari ustasıydı ve bana da bu sanatı o öğretti. Tam 40 yıldır Diyarbakır Hasır Bileziği yapıyorum. En eski ustalardan biriyim” dedi.
El işçiliğinin önemine dikkat çeken Şükrüoğlu, sürecin tamamen el emeğiyle gerçekleştiğini vurguladı:
“Altın eritilir, silindirden çekilir ve haddelerle işlenir. Hasırın teli, 95 mikron inceliğinde işlenir. Siparişe göre kalıplar kullanılarak döküm yapılır. Ancak asıl kıymetli olan, tellerin tek tek elle örüldüğü bileziklerdir. Döküm hasırlar daha az kullanışlıdır çünkü tamir edilemez. El işçiliğiyle yapılan hasır bilezikler ise 60-70 yıl dayanır. Bu yüzden hem yatırım hem de uzun ömürlü kullanım açısından tercih edilir.”
Diyarbakır Hasır Bileziği’nin özellikle evliliklerde takılan önemli bir takı olduğunu söyleyen Şükrüoğlu, gerçek hasır bileziğin farkını şöyle ifade etti:
“Orijinal hasır bileziğin anahtar kısmı yuvarlak olur. Bu detay, el yapımı olanların ayırt edilmesini sağlar.”
Diyarbakır’ın tarihi surlarının gölgesinde bu geleneksel sanat, yeni ustaların yetişmesiyle yaşamaya devam ediyor.
© Copyright 2024 avrupanews.com Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.