Reklam
Vakıf Katılım
Tarih : 2020-05-11 10:18:00

TAİDER üyeleri yeni dönemde kurumsal sürdürülebilirliği konuştu

TAİDER Aile İşletmeleri Derneği, “Sürdürülebilirlik ile Yeni Döneme Uyum” konulu çevrimiçi etkinliğini Mazars Denge CEO'su ve Sürdürülebilirlik Elçisi Dr. İzel Levi Coşkun'un katılımı ve Sun Tekstil Kurucu Ortağı Günseli Ünlütürk'ün oturum yöneticiliğiyle gerçekleştirdi.
 
Kovid-19 sürecinde öne çıkan dört konu olduğunu söyleyen Dr. İzel Levi Coşkun, bunları şöyle sıraladı: “Önce insan, iyi iletişim, güven sağlama ve paylaşım”.

Türkiye'deki aile şirketlerinin kurumsallaşmasını ve kârlı sürdürülebilir büyümesini destekleyerek, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla faaliyetlerini sürdüren TAİDER Aile İşletmeleri Derneği, “Sürdürülebilirlik ile Yeni Döneme Uyum” konulu çevrimiçi etkinliğinde, “Yaşadığımız süreç yok edilmesi gereken bir düşmanla savaşmamızı gerektiren bir tehdit mi? Yoksa kolektif bir dönüşüm yaratmamız için bir fırsat mı? Kurumsal sürdürülebilirlik bakış açısıyla şirketlerimizi nasıl dönüştürebiliriz? Şirket yöneticileri olarak nereden başlamalıyız ve nasıl bir yol izlemeliyiz?” sorularının cevabını aradı.

Kriz ortamlarında bazı kararların çok hızlı alınabildiğini söyleyen Mazars Denge CEO'su ve Sürdürülebilirlik Elçisi Dr. İzel Levi Coşkun, “Sadece dijital dönüşüm değil, bir sistem dönüşümü yaşanıyor. Bunun neresindeyiz? Bu tip bir dönüşüm için siyasal, vergisel, hukuki ve eğitimsel altyapının yanı sıra düşünce altyapısı acaba yeterli mi? İşletmeyi dönüştürmek için başlangıç noktası biz yöneticiler olmalıyız. Kendimizde değişim yapmadan, biz kendimiz örnek olmadan, şirketlerimizde dönüşüm sağlayamayız” dedi.

 “Büyüme yerine dikkate alınması gereken kavram gelişimdir.”
“Kurumsal sürdürülebilirlik” dendiğinde firmaların konuyu “süreklilik” kavramıyla karıştırdıklarını, bu yüzden de yönetim kademesinde bulunanların sürdürülebilirlik konusunu çok iyi özümsemeleri gerektiğini vurgulayan Dr. İzel Levi Coşkun şöyle devam etti: “sürdürülebilirliğin tanımında gelecek kuşaklardan bahsediyorsak işletmelerin de gerçekten uzun vadeli planlar yapması gerekiyor. Tüketime dayalı büyüme yaklaşımı dünyayı ciddi bir krizle karşı karşıya bırakmıştır. Şirketler sınırlı bir dünya içinde sınırsız bir büyümeden bahsediyor. Büyüme yerine dikkate alınması gereken kavram gelişimdir. Gelişim deyince kadına yapılacak yatırımdan, kaliteden, etikten, hukuktan, inovasyondan, adaletten, eğitimden, girişimcilikten bahsediyoruz. Bu konularda yatırım yapmadan gelişim mümkün değil. Biz büyümeyi para ile ölçüyoruz. Halbuki gelişimi ölçmek için başka parametrelere ihtiyacımız var. İşletmelerin sahibi olmak diye bir kavrama inanmıyorum. Ana hissedar olabiliriz, şirketi yönetiyor ya da liderlik ediyor olabiliriz. Ancak sahip değil biz de paydaşız. Benzer bir durum rakipler için de geçerli. Onlar da aslında bizim paydaşlarımız. Kurumsal sürdürülebilirlik elde edilen gelirin sosyal ve çevresel etki ile dengelenmesini öngörür. Amaç kar maksimizasyonu yolu ile birtakım maliyetleri topluma ve doğaya yüklemek değil, merkeze paydaşlar adına yaratılan faydayı koyarak karı optimize etmektir. Bu dönemde çalışanlarımız bizden güven sağlamamızı bekliyorlar. Bu güveni sağlayabilmek ve yapılan işe anlam katabilmek için kurumsal sürdürülebilirlik yaklaşımı çok önemli. Güveni sağlamak için de öncelikle birbirimizi anlamamız, aramızda yıkıcı bir dil yerine duyguların altındaki gerçek ihtiyaçları tespit etmeye yönelik barış dilini kullanmalıyız.” 

Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin kendisine göre en önemlisinin 17. Madde olan Hedefler İçin Ortaklıklar olduğunu belirten Coşkun, “TAİDER Kuzey Yıldızı şu anda yaşadığımız dönemle birebir uyuşan bir yapıya sahip. Bu süreçten daha önce geçenler, yeni gelenleri yetiştiriyor ve böylece döngüsel bir model oluşuyor. TAİDER Kuzey Yıldızı; paylaşım, kolektif öğrenme ve tecrübe aktarımına dayalı bir sistem öngörüyor. Dolayısıyla kurumsal sürdürülebilirlik kavramının özümsenmesi adına çok kıymetli bir proje” dedi.
 
“Dünyada bir dönüşüm olacaksa kadınlar mutlaka bunun merkezinde olmalıdır”
Coşkun, Günseli Ünlütürk'ün kadın liderler ilgili sorusu üzerine “Tayvan, Yeni Zelanda, Almanya ve Danimarka gibi ülkelerin kadın liderleri Kovid19 krizini çok iyi yönettiler. Keşke daha birçok ülkede başta kadın yöneticiler olsaydı bu kriz çok daha rahat atlatılırdı. Bu ülkelerdeki kadın yöneticilerin toplumla empati kurmayı başardıklarını, duygularını son derece samimi bir şekilde topluma aktardıklarını ve doğru seçimlerle yol gösterdiklerini düşünüyorum. Bu sayede yarattıkları güven ortamı içinde pandemi ile baş edebilmek ülkelerinde kolektif bir bilinç yaratabildiklerini görüyorum. Dünyada bir dönüşüm olacaksa kadınlar mutlaka bunun merkezinde olmalıdır.” dedi.
 
“Tükettiğimden daha fazlasını çevre ve toplum dahil olmak üzere, tüm paydaşlarımıza değer olarak katamıyorsam iş yapmanın ne anlamı var?”
Coşkun, Dünya Ekonomik Forumu 2019 verilerine göre Türkiye'nin çevresel sürdürülebilirlikte 126'ncı sırada, çevre sözleşmelerinin imzalanmasında 124'üncü sırada, tehdit altındaki türler bakımından 105'inci sırada, su stresinde 114'üncü sırada ve partiküler madde konsantrasyonunda ise 87'nci sırada olduğunu ifade etti. Ben sadece işimi yapar paramı kazanırım. Geri kalan konular beni ilgilendirmez gibi bir yaklaşımla iş yapmanın ve sadece kendi çıkarını ön planda tutmanın günümüzün gereklilikleri ile uyuşmadığını ve Kovid 19'un bizim için bir uyarı niteliğinde olduğunu belirtti. Coşkun, Tükettiğimden daha fazlasını çevre ve toplum dahil olmak üzere, tüm paydaşlarımıza değer olarak katamıyorsam iş yapmanın ne anlamı var? sorusuyla sözünü bitirdi.

Sun Tekstil Kurucu Ortağı Günseli Ünlütürk ise şunları dile getirdi: “Bu süreçte, konfor alanlarımızı terk etmeyi, uzaktan sosyalleşme ve dijitalleşmeyi, aile olmayı, daha önce sorgulayamadıklarımızı sorgulamayı öğrendik.”


Hibya Haber Ajansı

© Copyright 2024 avrupanews.com Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.